Prof. Dr. Ali Kemal Yıldız Rechtsanwalt

Bildung

Prof. Dr. Ali Kemal Yıldız hat 1988 sein Studium an der Rechtsfakultät der Universität Istanbul abgeschlossen und 1993 seinen Mastergrad erworben. 2002 erlangte er den Doktortitel, 2009 die Habilitation und 2015 den Titel Professor. Herr Yıldız hat seine Dissertation am Max-Planck-Institut (Deutschland) mit einem DAAD-Stipendium und später auch mit Stipendien von TÜBİTAK und dem Max-Planck-Institut durchgeführt. Seit 1989 setzt er seine akademische Laufbahn an den Rechtsfakultäten der Universität Istanbul, der Yeditepe-Universität, der Bahçeşehir-Universität und der Istanbul Ticaret Üniversitesi fort. Derzeit ist er als Hochschullehrer am Lehrstuhl für Strafrecht und Strafprozessrecht der Türkisch-Deutschen Universität tätig und bekleidet das Amt des Dekans der Rechtsfakultät.

Arbeitsbereiche

Ceza Hukuku

Sprachen

Türkisch
Englisch
Deutsch

Blog

Bir Örnek Üzerinden Objektif İsnadiyet ve Öngörülebilirlik Değerlendirmesi
29.03.2025 / Prof. Dr. Ersan Şen, Prof. Dr. Ali Kemal Yıldız, Av. Cem Serdar

Bu kısa yazımızda; örnek bir olay üzerinden objektif isnadiyet ve öngörülebilirlik değerlendirmesi yapılacak, somut bir olayda bu hususların nasıl uygulanması gerektiğine ilişkin görüşler ortaya koyulacaktır.

Bir Örnek Üzerinden Objektif İsnadiyet ve Öngörülebilirlik Değerlendirmesi
14.02.2025 / Prof. Dr. Ersan Şen, Prof. Dr. Ali Kemal Yıldız, Av. Cem Serdar

Bu kısa yazımızda; örnek bir olay üzerinden objektif isnadiyet ve öngörülebilirlik değerlendirmesi yapılacak, somut bir olayda bu hususların nasıl uygulanması gerektiğine ilişkin görüşler ortaya koyulacaktır.

Cumhuriyet Savcısının Mütalaasını Değiştirmesi Mümkün müdür?
10.12.2024 / Prof. Dr. Ersan Şen, Prof. Dr. Ali Kemal Yıldız

Bilindiği üzere, iddianamenin kabulü ile kamu davası açılır ve kovuşturma evresi başlar (CMK m.175/1). Ceza muhakemesi sistemimizin bir gereği olarak Cumhuriyet savcısı, iddianamenin sonuç kısmında şüphelinin sadece aleyhine olan hususları değil, lehine hususları da ileri sürer (CMK m.175/5). Hukuk sistemimizde, her ne kadar Cumhuriyet savcısının; soruşturmayı açıp yürüten, tamamlayan, iddianame adlı itham belgesini hazırlayan ve kovuşturmada taraf sıfatı ile suçlamada bulunan süje olduğu kabul edilse de, maddi hakikate ve adalete ulaşmaya çabaladığı için ve CMK m.160/2’nin bir yansıması olarak davanın sadece tarafı değil, tarafsız bir süjesi olma özelliği gözardı edilmemelidir. Cumhuriyet savcısı hazırladığı iddianamenin sonuç kısmında; işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istediğini, suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek güvenlik tedbirini açıkça bildirmek zorundadır (CMK m.175/6).

Yargıtay ve Danıştay Üyeliği Süre ile Sınırlandırılabilir mi?
27.12.2023 / Prof. Dr. Ersan Şen, Prof. Dr. Ali Kemal Yıldız

Yazı konumuza verilecek cevap hukuk tekniği açısından evet olacaktır, çünkü konu ile ilgili Anayasa m.154 ve m.155, Yargıtay ve Danıştay üyelerinin görev süreleri ile ilgili herhangi bir hükme yer vermemiş ve bu hususu kanunlara bırakmıştır. Yargıtay ve Danıştay Kanunlarında da, 2016 yılında yapılan değişiklikle 12 yıllık üyelik süresi sınırı ve ikinci kez seçilme yasağı getirilmiştir. Ancak bunun yararlı olup olmadığı, “kuvvetler ayrılığı” ilkesi uyarınca kabul görmüş yargı bağımsızlığına ve tarafsızlığına aykırı düşüp düşmediği, yüksek mahkemelere seçilip görevlendirilmiş yargı mensuplarının süreleri bittiği gerekçesiyle tekrar derece mahkemelerine gönderilmelerinin uygunluğu ayrıca tartışılması gereken bir konudur.

Zincirleme Suç Hükümlerinin Hatalı Tatbiki
28.10.2023 / Prof. Dr. Ersan Şen, Prof. Dr. Ali Kemal Yıldız, Av. Cem Serdar

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Ceza Sorumluluğunun Esasları” başlıklı ikinci kısmının beşinci bölümünde yer alan “Zincirleme suç” başlıklı 43. maddesinde, suçun özel görünüş şekillerinden olan zincirleme suç hükümleri düzenlenmiştir. Kanun koyucu, bu maddenin birinci ve ikinci fıkralarında iki ayrı düzenlemeye yer vermiştir. Yazımızda, öncelikli olarak ilgili maddenin birinci ve ikinci fıkralarında yer alan farklı düzenlemelere ilişkin özet niteliğinde açıklamalara yer verilecektir. Sonuç kısmında, zaman aralıklarıyla (aralıklı olarak) TCK m.43/2’nin birden fazla defa ihlal edilmesi durumunda cezanın tatbiki bakımından ne şekilde uygulama yapılması gerektiğine ilişkin görüşümüz ortaya koyulacaktır.