Notice: Undefined variable: grid_data in /home/u8284090/sen.av.tr/assets/php/function.php on line 84
Yılmaz Komit
Notice: Undefined variable: grid_data in /home/u8284090/sen.av.tr/assets/php/function.php on line 84
Hacizdeki Tasarrufun İptali Davasında Harç
27.11.2025 / Av. Yılmaz Komit
Bu yazımızda, haciz yoluyla başlatılan icra takibi sırasında 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m.277 vd. hükümlerine göre açılan tasarrufun iptali davalarında, harca esas değerin nasıl belirleneceği konusu değerlendirilmiştir.
- Dava Açılırken Ödenmesi Gereken Yargılama Harçları
Dava açılırken yargılama harçlarının mahkeme veznesine yatırılması gerekir (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.120/1). Dava açan davacıdan başvurma harcı ve maktu harca tabi davalarda karar ve ilam harcının tamamı, nispi harca tabi davalarda nispi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır (492 sayılı Harçlar Kanunu m.27, m.28)[1]. Davanın kabulüne karar verilmesi durumunda kalan dörtte üçü kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde davalı veya davalılar tarafından ödenir. Davanın reddine karar verilmesi durumunda ise nispi karar ve ilam harcına tabi bir dava olsa dahi, maktu harç davacı tarafından ödenir (1 Sayılı Tarife, A, III, 2, a).
Tasarrufun iptali davası, konusu itibariyle malvarlığına ilişkin davalardan olduğu için, nispi harca tabi davalar arasında yer almaktadır. Bu nedenle, türü fark etmeksizin her davada ödenmesi zorunlu olan başvurma harcı ile nispi karar ve ilam harcının dörtte birinin dava açılırken peşin olarak ödenmesi gerekecektir.
- Harca Esas Değerin Belirlenmesi
Bilindiği gibi, malvarlığına ilişkin davalarda, dava konusunun parasal değerine dava dilekçesinde yer verilmesi gerekir (HMK m.119/1-d). Dava konusunun parasal değeri belirlenirken, davanın açıldığı sıradaki değeri esas alınmalıdır[2] Dava açılırken ödenmesi gereken nispi karar ve ilam harcı bu parasal değer üzerinden hesap edilerek, davacıdan tahsil edilir. Harçlar Kanunu’nda da, değerin belirlenmesinin mümkün olduğu durumlarda dava dilekçesinde değer gösterilmesi zorunlu olduğu; gösterilmediği takdirde, davacıya tespit ettirileceği, tespitten kaçınma durumunda dilekçenin işleme alınmayacağı düzenlenmesine yer verilmiştir (Harçlar Kanunu m.16/3).
Konusu para veya parayla değerlendirilen bir dava olsa da, bazı durumlarda dava değerinin başlangıçta belirlenmesi mümkün olmamakta ve dava açıldığı sırada gösterilen değerin eksik olduğu yargılama sırasında anlaşılabilmektedir. Bu durumda, yalnızca o celse için davaya devam edilerek, takip eden celseye kadar eksik değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanması gerekmektedir (Harçlar Kanunu m.30). Bu durum, çoğunlukla teknik uzmanlık gerektiren bir hesaplama ya da değerleme ihtiyacı ortaya çıktığında yaşanmakta ve bilirkişi incelemesi neticesinde dava değerinin eksik kısmının tamamlatılması yoluna gidilmektedir[3]. Harcın eksik ödenmesi, kamu düzenini ilgilendiren bir husus olduğundan böyle bir eksikliğin fark edilmesi durumunda, mahkemenin re’sen bu eksikliği gidermesi gerekeceğini de belirtmek gerekir.
- Tasarrufun İptali Davasında Harca Esas Değerin Belirlenmesi ve Harcın Hesaplanması
Yargıtay’ın tasarrufun iptali davalarındaki yerleşik uygulamasına göre, takip konusu alacak miktarı ile tasarruf konusu taşınır/taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değeri karşılaştırılarak, düşük olan değer üzerinden harca esas değer belirleneceği ve bu değer üzerinden peşin karar ve ilam harcının hesaplanarak ödenmesi gerekeceği kabul edilmektedir[4].
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 22.04.2025 tarihli, 2022/9857 E. ve 2025/6376 K. sayılı içtihadında bu kural şu şekilde açıklanmıştır: “Tasarrufun iptali davalarında dava değeri, dava konusu şeyin tasarruf tarihindeki gerçek değeri ile davanın dayanağı icra dosyasındaki takip konusu alacağın hangisi daha az ise o değer üzerinden belirlenir. Dosya içeriğine göre, dava dosyasının dayanağı olan Büyükçekmece 2. İcra Müdürlüğü’nün 2014/5126 E. sayılı icra dosyası alacağı olarak 70.797,29 TL takibe konu edildiğini, dava konusu gayrimenkulün tasarruf tarihindeki gerçek değerinin ise 269.000,00 TL olduğu tasarrufun iptali davalarında düşük bedel hangisi ise (onun) üzerinden temyiz sınırının belirleneceği”,
Yine Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 08.10.2025 tarihli, 2025/5597 E. ve 2025/6057 K. sayılı kararında, “Tasarrufun iptali davalarında dava değerini, takip konusu alacak ile dava konusu şeyin değerinden hangisi az ise o değer oluşturur. Dosya içeriğine göre davacının alacağına konu İstanbul 35. İcra Müdürlüğünün 2016/37707 Esas sayılı dosyasında takipte kesinleşen miktar 328.962,07 TL, dava konusu taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değeri ise 400.000,00 TL'dir.” denilmiştir.
Bu karşılaştırma sırasında takip konusu alacağın hangi tarihteki değerinin dikkate alınacağı hakkında öğretide farklı görüşler mevcuttur. Uyar, alacak miktarının “dava tarihi itibariyle” hesaplanması gerekeceği görüşündedir[5]. Işık ise, takip konusu alacak miktarının asıl alacak ve eklentileriyle birlikte aciz belgesine bağlanan borcun toplamı olması gerektiğini ifade etmiştir[6].
Yargıtay içtihatlarının büyük bölümünde, takip konusu alacağın “takip tarihindeki” veya “takip talebindeki” tutar üzerinden belirlenmesi gerektiği görüşünde olduğunu, bu görüşünün yerleşik hale geldiğini belirtmek gerekir[7]. Ancak, nadir de olsa takip konusu alacağın hangi tarihe göre belirleneceğine ilişkin farklı görüşlere yer verdiğini; bazı kararlarında kati aciz belgesi düzenlenmişse kati aciz belgesindeki miktarın esas alındığı[8], bazı kararlarında ise takibe konu alacağın dava tarihindeki değerinin esas alındığı[9] görülmektedir.
Her ne kadar Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre, “takip talebindeki” veya “takipte kesinleşen miktar” üzerinden takip konusu alacağın belirlendiği görülmekteyse de, dava konusunun parasal değerinin davanın açıldığı tarihteki değer üzerinden belirlenmesi gerektiği, bu nedenle takibe konu alacağın davanın açıldığı tarihteki değerinin ölçüt olarak dikkate alınmasının daha isabetli olacağı söylenmelidir[10].
Sonuç olarak, hacizdeki tasarrufun iptali davasının konusunun malvarlığı haklarına ilişkin olduğu, dava açan davacının maktu başvurma harcı ile nispi harca tabi olması nedeniyle nispi karar ve ilam harcının dörtte birini peşin olarak yatırması gerekeceği, bu nispi harcın belirlenen harca esas değer üzerinden davacıdan talep ve tahsil edileceği, Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre nispi karar ve ilam harcının takip konusu alacak ile iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki gerçek değeri karşılaştırılarak daha az olan bedel üzerinden alınması gerekeceğini ifade etmek gerekir.
[1] Uygulamada, dörtte biri peşin olarak alınan nispi karar ve ilam harcı, “peşin harç” olarak da ifade edilmesine rağmen, bu ifade mevzuatımızda ilamsız takiplerde alacak miktarının binde beşi oranında alınan harç türünü tanımlamak için kullanılmaktadır (Harçlar Kanunu m.29). Dolayısıyla, “peşin harç” ifadesinin kullanılması, söz konusu iki farklı harç türü arasında karışıklığa sebebiyet verebileceğinden, bu ifade yazımızda tercih edilmemiştir.
[2] Pekcanıtez H., Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, 15. Bası, İstanbul 2017, s. 1133.
[3] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 23.10.2013 tarihli, 2013/31 E ve 2013/1481 K. sayılı kararı; Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 28.09.2021 tarihli, 2020/2016 E. ve 2021/4801 K. sayılı kararı.
[4] Uyar T., İcra ve İflas Hukukunda Tasarrufun İptali Davaları, Ankara 2023, Tıpkı 8. Baskı, s. 676.
[5] Uyar, T., age., s.677.
[6] Işık, S., İcra ve İflas Hukukunda İvazsız Tasarrufların İptali Davası, 2024, s.431-432.
[7] Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, 23.02.2021 tarihli, 2020/1409 E. ve 2021/1763 K. sayılı kararında: "tasarrufun iptali davalarında dava değerini, takip konusu alacak ile dava konusu şeyin değerinden hangisi az ise o değerin oluşturduğundan, takip konus alacağın takip tarihindeki değerinin baz alınmasında bir isabetsizlik bulunmamakta olup,"; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 09.07.2021 tarihli, 2021/1274 E. ve 2021/4390 K. sayılı kararında: "Öte yandan tasarrufun iptali davalarında dava değeri, takip tarihindeki alacak miktarı ile dava konusu taşınmazın değerinden hangisi az ise o değer oluşturur"; Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 08.10.2025 tarihli, 2025/5597 E. ve 2025/6057 K. sayılı kararında: "Tasarrufun iptali davalarında dava değerini, takip konusu alacak ile dava konusu şeyin değerinden hangisi az ise o değer oluşturur. Dosya içeriğine göre davacının alacağına konu İstanbul 35. İcra Müdürlüğünün 2016/37707 Esas sayılı dosyasında takipte kesinleşen miktar 328.962,07 TL, dava konusu taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değeri ise 400.000,00 TL'dir.", Aynı yönde bkz. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 08.10.2025 tarihli, 2025/4721 E. ve 2025/6069 K. sayılı kararı.
[8] Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 29.01.2025 tarihli, 2024/6493 E. ve 2025/1128 K. sayılı kararında: “Kural olarak tasarrufun iptali davalarında harç ve vekalet ücreti takip konusu alacak miktarı ile (kat'i aciz belgesi düzenlenmiş ise kat'i aciz belgesindeki miktar) iptali istenen tasarrufun tasarruf tarihindeki gerçek değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden nispi olarak hesaplanması gerekir.”; Aynı yönde bkz. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 08.12.2015 tarihli, 2014/6944 E. ve 2015/13573 K. sayılı kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 07.03.2017 tarihli, 2015/572 E. ve 2017/2455 K. sayılı kararı.
[9] Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 28.03.2017 tarihli, 2016/10938 E. ve 2017/3329 K. sayılı kararında: “Somut olayda iptali istenilen temlik miktarı ....033,624,82 TL, takip konusu alacak ise ödemeler dikkate alıdığında dava tarihi itibari ile 252.800,91 TL olduğundan bu miktar üzerinden nisbi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile davacının eksik vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.”
[10] Aynı yönde görüş için bkz. Uyar T., age., s.677.


