Notice: Undefined variable: grid_data in /home/u8284090/sen.av.tr/assets/php/function.php on line 84
Prof. Dr. Ersan Şen
Notice: Undefined variable: grid_data in /home/u8284090/sen.av.tr/assets/php/function.php on line 84
İnsan Hakları Yargısının Etkililiğinin Zayıflatılması
30.10.2025 / Prof. Dr. Ersan Şen
Anayasada yer alan temel hak ve hürriyetlere ilişkin güvenceler, usul kurallarından ibaret değildir. Usule ilişkin güvenceler, temel hak ve hürriyetlere yönelik müdahalelerin mahkemelerce etkili bir şekilde denetlenmesini ve korunmasını amaçlar. İnsan hakları yargılamasında usulle sınırlı bir denetim modelinin yaygınlaşması, esasa ilişkin hak ihlali iddialarının incelenmemesi, dolayısıyla meselenin özünün ihmal edilmesi sonucunu doğurur. Ulusal ve uluslararası insan haklarını koruma mekanizmalarının asıl amacı, usule ilişkin sorunları tespit etmek olmamalıdır. Hak arama hürriyetinin bir gereği olarak; savunulabilir nitelikteki her iddia veya şikayet, “öncelik” değerlendirmesine tabi tutulmadan ve “tercih” konusu yapılmadan layığı ile incelenmeli ve karara bağlanmalıdır. Bu kabul, insan hakları ihlallerine ilişkin şikayetleri karara bağlamakla görevlendirilmiş mercilerin birincil sorumluluğudur. Aksi takdirde; esas sorunları ötelemiş, vatandaşların şikayetlerini sürüncemede bırakmış ve en önemlisi de hukuka duyulan güveni zayıflatmış oluruz.
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin ve Anayasa Mahkemesi’nin; insan hak ve hürriyetleri bakımından yapılan başvuruları inceledikleri, “süper temyiz mahkemesi” sıfatı taşımadıkları, derece ve temyiz mahkemelerinin yerine geçemeyecekleri ve işin esası ile ilgili karar veremeyecekleri izahtan varestedir.
Ancak İHAM’ın ve AYM’nin; ihlal iddialarını incelerken, sadece “usuli güvence” kavramını öne çıkarıp, adil/dürüst veya hakkaniyetli yargılanma hakkı kapsamına giren gerekçeli karar hakkından hareketle, kararına karşı hak veya hürriyet ihlali başvurusu yapılan mahkemenin yeterli inceleme ve araştırma yapmadan ve yeterli gerekçe göstermeden hüküm verdiğinden bahisle hak ihlali kararı vermekle yetinmesi, ihlal başvurusuna konu diğer insan hak ve hürriyetleri yönünden inceleme ve değerlendirme yapmaması, “gerekçeli karar hakkı yönünden ihlal tespiti yapıldığı için diğer ihlal iddialarına girilmediği” veya “sair ihlal iddiaları incelenmeksizin” veya “sair hususlar incelenmeksizin” gibi gerekçelerle ifade hürriyeti, “kanunilik” ilkesi, toplanma ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı veya özel hayat hakkı yönünden yapılan incelemeleri yapmaması, deliller ile ilgili “açık keyfilik ve dayanaktan yoksunluk” tespiti yapmaması veya yapıp da somut gerekçeden yoksun bırakması eleştiriye açık olup, tüm bunlar usuli güvence ihlalleri ile bunu ilişkin ödenen cüz’i tazminatlarla bireysel başvuruların sınırlı kalmasına, dolayısıyla da insan hak ve hürriyetlerine yönelik ihlal iddialarının gereği gibi incelenememesine neden olabilmektedir.


